Perşembe, Eylül 20, 2007

Fenerbahçe vs Inter

Fenerbahçemiz tarihe yazılacak bir oyunla italyan devini devirdi. Şimdi bilgisayarcı şapkamı bir kenara koyup spor yazarı şapkamı takıyorum :)

Maçın ilk beş dakkasını avrupa yakasına feda ettim ( rezalet, burayı geçelim)

Maçın başında Spiker aşırı konsantre gibiydi, kezmana yapılan penaltıdan bahsetmedi. Normalde olmayan penaltılar için çıngar çıkartmazmıydı bunlar, hayret. Bir kaç pozisyonda da maçı izlemiyormuş gibiydi.

Wederson süpriz bir şekilde sahadaydı, enteresan işler peşindeydi. Dan dun heryerden vurdu, güzel de vurdu :) Roberto Carlos'un esmer versiyonu gibiydi. Fenerbahçenin yedek kadrosu hakkaten insanı şaşırtıyor. Sol tarafta Uğur Boral'ı da çok beğendim sezon başı ama işi zor. Daha Tümer ve Appiah da var (Appiah'ın solda oynamadığını biliyorum, yedek olması açısından...).

Önder Turacı maçın başında 2 tane kötü orta yaptıktan sonra bir kaç pozisyonda fırsatı varken orta yapmayarak topu arkadaşlarına pasladı. Gereksiz bir güven eksikliği gibi geldi bana. Maç boyunca iyiydi.

Deivid kendisini eleştirenleri utandırmaya devam ediyor. Hem defansta hem ofansta hatasız oynadı. Son derece gösterişsiz ve kaprizsiz oynadı, bana göre takımın en iyisiydi. Beklere yardım etti, halftaymda forması sırılsıklamdı (yazar burada döktürüyor :) ). Top ayağına geldiğinde hiç acele etmeden tereyağından kıl çeker gibi çalımları harikaydı. Deniz ve Aurelio ile birlikte orta saha kusursuz oynadı.

Golden bahsetmeyeyim (burada yazar futbolun salt sonuca yönelik olmadığını şeyettiriyor).


Alexe diyecek söz yok. Topla leblebi gibi oynuyor ( benim icat ettiğim bir fütbol terimi). Tam rakip ayağından alacak sanıyorsunuz bir bakmışsınız çalım atmış. Daha top kendine gelirken tek dokunuşla çalım atıyor, muazzam. Goldeki asisti jenerik seviyesindeydi (ne demekse :) )

Kezman aslında beğendiğim bir futbolcu, geçen sene Parma maçında attığı bir çalımla o zamana kadar uyuyan fenerbahçeyi uyandırmıştı ve ilk golün asistini yapmıştı. O zamandan beri severim kendisini. Fenerbahçenin böyle ateşleyici oyunculara ihtiyacı var. Ama bu sistem ona uymuyor. Fenerbahçede hücumları ortasaha oyuncuları başlatıyor ve bitiriyor. Santrafora yönelik bir hücum anlayışı yok. Kezman da tek başına dolanıp duruyor.

Volkan tam konsantre değil, aklı başka yerde gibi. Hatası da olmadı aslında. Diğer defans oyucuları iyiydi. Luganonun tarzını sevmiyorum pek, Bülent Korkmaz gibi rakible oynuyor, çaktırmadan fauller falan. Ama başarılı oluyor.

Sonuç olarak bütün takım iyiydi ve tarihi bir galibiyet aldık. Her şey mükemmeldi, ta ki basın toplantısına kadar. Türk basınından inciler dökülmeye başladı. Hiç mi kültürümüz geleneğimiz yok anlamıyorum. Muhteşem bir oyun, tarihi galibiyet, her şey harika. Önce adamı bir tebrik et, güzel şeylerden bir bahset. Gerçekten merak edilen şeyleri sor. Hiç biri yok. Sanki karşılarındaki insan değil bir makina. Kendilerini kamera arkasında görünmez sanıyorlar. Tamamen suni soğuk bir iletişim. Neden onu oynatmadın demek yerine neden şunu oynattın demek daha makul değil mi. Gaziantep maçının kadrosunu sordular en son, "beni galibiyetimle başbaşa bırakın" diyebildi Zico. Adamın yüzü düştü valla. Daum da aynı şeyleri yaşadı. Güzel şeyler, eğlenmek pek rating yapmıyor diye insaflı bir şekilde yorumluyorum. Yoksa ben diyceğimi bilirim!

Tekrar diğer şapkamı alayım.

Mazinde bir tarih yatarrrrrrrrrrrr, yaşaaaaa Fenerbahçeeeeeeeee

Hiç yorum yok: